‘Gezi’nin Kitapları Üzerine
Türkiye’nin siyasal tarihi darbeleri, kapatılan partileri, derin yapılanmaları, suikastları, kurulamayan hükümetleri, seçilemeyen cumhurbaşkanlarını, politik protestoları, toplumsal çatışmaları, iktisadi krizleri yazdı da yazdı… Bu gibi daha pek çok mevzu yaşandı, dallandı budaklandı, alt başlıklara ayrıldı, incelendi, anlatıldı ve tüketildi. Ancak Haziran 2013’te öyle bir olay yaşandı ki ne tarafa çevrilirse ve neresinden bakılırsa ayrı bir inceleme konusu hâline geldi. Türk siyasal tarihine damgasını vuran Gezi Parkı Eylemleri için, hangi cenahtan olunursa olunsun söylenecek söz o kadar çoktu ki, bir yıl gibi kısa bir süre içinde, üzerine altmış civarında kitap yazıldı.
Oldukça ilgi gören bu kitaplar arasında en popüler olanı Eylem Aydın’ın yayına hazırladığı, Hemen Kitap’tan çıkan Çapulcunun Gezi Rehberi oldu. Eylemler sırasında ortaya çıkan güçlü mizahın (duvar yazıları, insan kareleri) fotoğraflandığı kitap, çok satan listelerine girecek kadar ilgi görmüştü. Benzer içerikte birkaç kitap daha yayımlandı ancak gördükleri ilgi aynı olmadı.
Bütün o yaşananlar ve sonrası için akademik anlamda bir ‘durum değerlendirmesi’ne ihtiyaç duyulmaktaydı ki Cumhuriyet Kitap, Emre Kongar’la, ‘Gezi’ üzerine yapılan bir söyleşiyi yayımladı: Gezi Direnişi... Haftalarca çok satan listelerinde kalan bu kitabın “Neler oluyor?” sorusunu cevaplandırabilecek bir içeriği var ancak bende ‘biraz aceleye getirilmiş’ hissiyatı uyandırdığını söylemeliyim.
Gezi Parkı Eylemleri, birçok farklı türde esere konu oldu. Ulaş Başar Gezgin’in kaleme aldığı Dünyayı Değiştiren 40 Gün ve Meltem Banko ile Ali Rıza Babaoğlan’ın çalışması Gezi Parkı Sürecine Dijital Vatandaşın Etkisi isimli iki çalışma e-kitap olarak yayımlandı. Bunun dışında Akdoğan Özkan’ın Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü isminde özel bir ‘sözlük’ çalışması var ki ironik mizahla beslenmiş açıklamaların olduğu bambaşka bir eser... ‘Gezi’ye dair, süreci öyküleştiren çalışmalar da mevcut. Bunlar arasında bana göre öne çıkan çalışma, Note Bene Yayınları’nın hazırladığı; on sekiz yazarın, yaşadıkları şehirdeki olaylardan esinlenerek yazdıkları öykülerden oluşan Direniş Öyküleri isimli kitaptı. Abdocan: Ölümden Başka Her Şey Olacak ise, sürece dair kaleme alınan kitaplar arasında şiir türünde verilen eserdi.
Olaylar, sadece yurt genelinde değil, uluslararası alanda da yazınsal yankı buldu. Fransız tarihçi Vincent Duclent’in kaleme aldığı Occupy Gezi ve Alain Bodiou, Jean-Luc Nancy, Bernard Stiegler, Jacob Rogozinski, Slavoj Zizek gibi önemli isimlerin yazdığı Direnişi Düşünmek adlı çalışma, Gezi Parkı Eylemleri’nin dışarıda uyandırdığı bu yankının yansımaları oldu.
Kolektif Kitap’tan çıkan Gezi Ruhu ve Politik Teori, eylemlere hem duygusal hem profesyonel bakanların kitabı oldu. Direniş günlerinin magazinsel boyutuyla içeriklenen kitaplara alıştığımız anda yayımlanan bu eser, ‘Gezi’yi gerek kavramsal gerek kuramsal olarak siyaset bilimi bünyesine yerleştiren ve böylece eylemler süresince yaşananları teknik açıdan anlamlandıran bir çalışma olarak farkını gösterdi.
Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan Türkiye Neden Ağaca Sarıldı isimli kitap ise epeyi gecikmeli olarak yayımlandı. Ancak bu gecikmeyi içeriğinin doluluğuna yorabiliriz. Hacimli ve özel ciltli bir eser olmasına karşın çok uygun bir fiyatının olması bana, basım ve dağıtım dışında neredeyse hiçbir maliyeti olmayan; atılan tweetleri, fotoğraflanan duvar yazılarını derleyen kitaplardaki fazla fazla ücretlendirmenin samimiyetsizliğini ve yeterince eleştirilmediğini düşündürdü.
Gezi Parkı Eylemleri’ni albümleştiren onca kitap arasında bana göre en başarılısı gazetecilerin, yani profesyonellerin objektiflerine yansıyan karelerin derlendiği bir çalışma olan Gazeteci Gözüyle Direniş isimli kitaptı. Coşkun Aral’ın hazırladığı ve yirmi bir foto muhabirinin katkı sunduğu kitap, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı. Kitap, eylemlerin artık gündemdeki sıcaklığını kaybetmiş olduğu, yeni çıkan başka ‘Gezi’ kitaplarının hareketsiz kaldığı bir dönemde yayımlanmış olmasına rağmen oldukça ilgi gördü. Bana göre bu başarının nedeni, tek kelimeyle ‘kalite’ idi.
Beşiktaş JK’nin dünyaca ünlü taraftar grubu ‘Çarşı’ hakkında yazılan Çarşı Geliyooor! ve Çarşı’yı Ararım Abi! ‘Gezi’ – Çarşı kesişimini kayda geçiren kitaplar oldu. Böylesi büyük bir toplumsal ayaklanmada bir futbol takımının taraftar grubunun bu derece aktif rol üstlenmesi, her eylemcinin yapmak istediği şeyleri ‘yapan’ olması, Beşiktaşlı olmanın farkını bir kez daha tüm dünyaya gösterdi.
Gezi Parkı Eylemleri’nin birinci yılını doldurduğu şu günlerde Çınar Oskay tarafından hazırlanan, Doğan Kitap tarafından basılan, ismi ve kapağıyla da dikkatimi çekmeyi başaran Haziran – Gezi ve Şehrin En Güzel Yazı, o günleri yâd etme konusunda öne çıkan tek kitap oldu.
Son olarak Gezi Parkı eylemcilerinin kurduğu Gezi Kütüphanesi’ne değinmek istiyorum. İşgal günlerinde, eylemciler yararlansın diye, binlerce kitabın yer aldığı iki kütüphane kurulmuştu. Gönüllülerden ve yayınevlerinden gelen kitapların sergilendiği bu kütüphaneler, aynı zamanda yaşanan sürecin simgelerinden olmayı hak etmişti. Bununla da gördük ki, Haziran 2013’te Gezi Parkı’nda bir yaşam alanı kurulmuştu ve ba(ğ)zıları için kitabın olmadığı yerde yaşam da olmazdı.